MÜSLÜMAN KADININ YÜZÜNÜ ÖRTMESİ | MÜSLÜMAN KADININ ÖRTÜSÜ NASIL OLMALI?



1)Ahzab 59. Ayet | Cilbab Ayet

Allah subhana wa taala söyle buyurmustur:
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle dıs örtülerini üzerlerine alıp örtünsünler Bu onların baskaları tarafından tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur. Allah, çok bagıslayan, çok merhamet edendir.” (Ahzab 59)
Bu ayet, cilbab (dıs örtü) giyme ve idna (üzerinden sarkıtma) emrini içermektedir. Bu da yüzü örtmeyi kapsar. Zira ayetin devamında “Tanınmamaları için” buyrulmustur. Tanınmamak nasıl olur ?
Ayrıca bu ayet, cariyelere bir emir degil, sadece hürleredir. Zira “Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle” buyruluyor. “ma meleket yemiynik: elinin altındaki (cariye)ler” demiyor. Cariyeler müminlerin hanımlarından da degildir.
Önemli ikaz: Hicab emri ile cilbab emri birbiriyle alakalı iki emirdir; Hicab ayeti: Ahzab 53. Ayetidir:
 “Onlardan bir sey isteyeceginiz zaman perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz olanıdır...” (Ahzab 53)
Alimler bu ayette kastedilenin tamamen örtünmek oldugu hususunda ihtilaf etmemislerdir. Dolayısıyla yüz de görülmez. Tam anlamıyla örtünerek müminlerin annelerine perde arkasında olmak emri, müminlerin kadınlarına da bir atıftır. Cilbab (dısörtü) emri ise Ahzab 59. Ayetindedir.
Zira ayetin nüzul sebebi, cariyelere satasılmasıdır. Hür kadınlardan tanınmayanlar da cariye zannedilip satasılırdı. Sadece basın örtülmesi konusmalardan alıkoymaz. Kadın ancak yüzünü örterse bundan korunabilir. Zira yüzün açık olması konusmayı kolaylastırır. Nitekim o dönemin bir sairi söyle demistir:
‘Bir bakıs, bir gülüs, ardından selam ve kelam görüsme vaadidir. ‘

Şeyhulislam Ibn Teymiye rahimahullah söyle demistir: “Hicab ayetinden önce kadınlar cilbabsız olarak çıkıyorlardı. Elleri ve yüzlerini erkekler görüyorlardı. O sıralarda yüzünü ve ellerini açması caiz oldugundan bunlara bakmak da caizdi. Allah Azze ve Celle hicab ayetini (Ahzab 59.) indirince kadınlar erkeklere karsı örtündü.”
| El-Fetava (22/110) Kurtubi Tefsiri (14/243-244)
Abdurrazzak, Ma’mer – Ibn Huseym – Safiyye bt. Seybe – Ümm Seleme radıyallahu anha isnadıyla rivayet ediyor:
“Bu ayet (Ahzab 59) nazil olunca Ensar kadınları baslarında karga varmıs gibi sükûnet içinde oldular üzerlerinde siyah çarsaflar vardı.”
| Ebu Davud (4101-4) Taberi (22/29) Beyhaki (2/234, 7/88) Ahmed (6/30) Hakim (2/397) Tefsiru Abdurrazzak (2/101) I?bn Ebi Hatim (10/3154) Cessas (3/372) Ibnu Katan Kitabu’n- Nazar (s.175) Cemu’l-Fevaid (5730) Suyuti Durru’l-Mensur (8/208) en-Nihaye (3/352) I?bni Kesir (6/482) Kayrevani Cami (210) Belazuri (1/574)

Aise radıyallahu anha’dan gelen rivayette;
 “Allah ilk muhacir hanımlara rahmet eylesin. “Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle...” ayeti nazil olunca elbiselerinin bir parçasını yırtarak yüzlerini örttüler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında baslarında kargalar varmıs gibi namaz kıldılar.”
| Buhari (4759) Ebu Davud (4102) Taberi (18/94) Beyhaki (7/88) Ishak b. Rahuye (1280) Hakim (2/431, 4/216)) Ibnu Katan Kitabu’n-Nazar (s.173) I?bn Ebi Hatim Tefsir (8/2575) Fethu’l-Bari (8/490) I?bni Habib Gaye ve Nihaye (s.213) Durru’l-Mensur (8/209) Zemahseri Kess?af (4/401)

Muhammed b. Sîrîn diyor ki: "Ben, Ubeyde es- Selmâni radıyallahu anh’e bu âyetten (Ahzab 59. Ayetinin manası hakkında) sordum. Ubeyde bir milhafeyi (tüm vücudu örten örtü) kaldırdı, basını kas?larına kadar tamamen örttü, yüzünü de örttü. Sadece yüzünün bir kısmından sol gözünü ve gözünden çok az bir yeri açıkta bıraktı."  Isnadı sahihtir.
| Taberi (20/325) I?bn Ebi Hatim (10/3154) Cessas (3/458) Suyuti Durru’l-Mensur (8/209) Ibni Kesir (6/482) Begavi Tefsiri (6/376) sahihtir.

Taberi; Ali – Ebu Salih (Leys’in katibi) – Muaviye (b. Salih) – Ali (b. Ebi Talha) – Ibn Abbas radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet ediyor: Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma diyor ki:
"Allah, müminlerin kadınlarına, bir ihtiyaçları için evlerinden çıktıklarında, baslarının üzerinden örtecekleri örtüleriyle yüzlerini örtmelerini ve sadece bir gözlerini açmalarını emretmektedir."
Isnadı hasendir. Ali b. Ebi Talha’nın Ibn Abbas’tan isitmemis olması sebebiyle isnadına itiraz edilmistir. Lakin onun Mucahid ve ikrime yoluyla Ibn Abbas’tan rivayette bulundugu sabit olmustur. Bu ikisi ise güvenilir ravilerdir. Senedindeki kopukluk illeti böylece zail olmustur.
Isnadında Leys’in kâtibi Abdullah b. Salih vardır. Imam Buhari onun Muaviye b. Salih – Ali b. Ebi Talha – I?bn Abbas yoluyla rivayet edilen sahifesine itimad etmis?tir. Abdulmelik b. Suayb, Ibn Main ve bir cemaat onun güvenilir oldugunu belirtmislerdir. Ibn Hacer onun hakkında: “saduk (dürüst), çok hata eder. Yazıyla rivayetinde saglamdır. Kendisinde gaflet vardı” demistir. Bu rivayet ise ezberinden degil, yazıyla rivayettir. Eger baska güvenilir ravilerin rivayeti ona muhalif olmazsa, sahife ile rivayeti makbuldür.
| Taberi (20/324) Ibn Ebi Hatim (10/3153) Durru’l-Mensur (8/208) Ibn Kesir (6/481) Sevkani Fethu’l-Kadir (6/82) Tefsiru’l-Begavi (6/376)

Ibn Abbas ra.’dan bu ayetin anlamı hakkında diger bir görüs daha gelmistir. Bu konuda dogru olanı Nebi sav.’den yüzün örtülmesine dair sabit delillerdir. Zira kadın avrettir buyrulmustur. Avret ise yabancıya gösterilmemesi gereken seydir.
Abdullah Bin Mes’ud Radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Kadın avrettir. Dısarı çıktıgı zaman seytan, bakısları ona çevirtir. Kadının Rabbine en yakın oldugu yer, evinin ortasıdır.”
| Ibni Huzeyme (3/93) Ibni Hibban (12/412, 413) Bezzar (5/489, 492) Taberani (9/295, 10/108) Deylemi (6713) Abdulhak I?s?bili Ahkam (2/46) Hatib Tarih (8/451) Darekutni I?lel (5/314) “hasen, sahih” kaydıyla Tirmizi (1173) Mecmauz Zevaid (2/35) mevkuf olarak da rivayet edildi I?bni Ebi S?eybe (2/157) lakin Darekutni merfu olarak rivayetinin sahih oldugunu belirtti. Münziri ve Heysemi dediler ki; “Bunu Taberani Evsat’ta I?bni Ömer radıyallahu anhuma’dan sahih isnad ile rivayet etti.” Bkz.: Mecmauz Zevaid (4/314) Tergib ve Terhib (1/304) Elbani de sahih oldugunu belirtmistir.

Ebu Hüreyre radıyallahu anh; “Kadın tırnagına kadar avrettir” demistir.1 Aynısını Ebu Bekir Abdurrahman b. Haris b. Hisam2, Ahmed b. Hanbel ve Imam Malik4de söylemistir.
1Ibni Habib el-Gayetun ve’n-Nihaye (s.216) Ibnu Katan Kitabun Nazar (s.139) Ahmed Bin Hanbel Ahkamun Nisa (s.30) Ibni Abdilberr Temhid (6/365)
2Ibn Ebi Seybe (3/467) Kurtubi (7/83) Ibn Adil Tefsiru’l-Lubab (7/308) Durru’l-Mensur (7/289) I?bnu’l-Munzir el-Evsat (7/309) Elbani; Reddu’l-Mufhim (s.31) Ibn Receb Fethu’l-Bari (3/68) Serhu I?bn Battal (3/37) I?bn Kudame el-Mugni (3/54)
3 Kurtubi (7/83) Ibn Adil Tefsiru’l-Lubab (7/308) Ibn Muflih el-Füru (1/476) el-Insaf (2/227) Ibn Teymiyye Hicabu’l-Mer’e (s.15) Mecmuul Fetava (5/110)
4 I?bn Teymiyye Hicabu’l-Mer’e (s.15) Mecmuul Fetava (5/110)

Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma’dan:
“Hür kadınlar da cariyeler gibi giyiniyordu. Bunun üzerine Allah müminlerin kadınlarına bu örtüleriyle kas?larının üstüne kadar olan bölümü örtmelerini emretti.”
|Taberi (20/325)

Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh halifelig?i zamanında peçeli cariye bırakmadı ve söyle dedi: “Peçe yalnız hürlerin eziyete ugramamaları içindir.”
|Durru’l-Mensur (8/208) I?bn Ebi S?eybe (2/42)

Elbani su rivayeti zikrediyor; “Enes radıyallahu anh Hayber gazası ile ilgili kıssayı rivayet ederken diyor ki;
"Peygamberimizin esirler arasında kendisi için Safiye'yi seçmisti. Sahabeler dediler ki;
“Onu evlenmek için mi yoksa cariye olarak mı aldıgını nasıl bilecegiz?” dediler ki;
“Eger onu örterse anlarız ki evlenmek için almıstır, örtmezse cariye olarak almıs demektir.” Devenin üzerindeki örtülü hevdece bindi ve onu evlenmek için ayırdıgını anladılar.
|Ibni Sad (8/87)
Diger rivayette;
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun üstünü örttü. Terkisine bindirdi salını Safiye'nin yüzüne ve beline sardı." Seklinde geçer. Sonra Elbani, bu rivayete dipnot olarak der ki;
“Bu sekilde örtünme, cariyeler dısında yalnız hürlere mahsustur. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ve halifelerinin zamanında müminlerin adeti böyle idi, hürler örtünür, cariyeler açılırdı.”
|Cilbabul Mer’e (s.95)

Es-Süddî de ayetin tefsirinde "Kadın alnını ve yüzünü yalnız bir gözü açık kalacak sekilde örter" demistir.
Ebus Suud Irsadu Akli Selim (5/352) Ebu Hayyan Bahru’l-Muhit (9/184) Zemahseri el- Kessaf (5/350) Alusi Ruhu’l-Meani (16/223) el-Ferra Meaniyu’l-Kuran (4/41) Sabuni er-Revai (s.487) Mesaid Bin Kasım Ahkamu’l-Avret (48)

2)Ahzab 53. Ayet | Hijab Ayet

Allah subhana wa taala söyle buyurmustur: “Peygamberin eslerinden bir sey istediginiz zaman, örtü arkasından isteyin; bu hem sizin kalpleriniz ve hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin, Allah'ın Rasûlüne eziyet etmeniz ve ondan sonra da onun eslerini nikâhlamanız asla olmaz. Bu, Allah katında çok büyük bir istir.” (Ahzab 53)
Bu ayet hakkında iki sey idda etmişlerdir; birincisi peygamber hanımlarına has oldugu, digeri de bu emrin sadece evde perde arkasına geçmek olup yüzün örtülmesini gerektirmedigidir. Bunların cevabı söyle verilebilir:
Yüzü açmanın caiz oldug?unu iddia edenlere göre; bu ayette sadece evlerde perde arkasına geçmek zikredilmistir. Bu düsüncede olanlara sorarız;
Bu ayette sadece evlerde perde arkasına geçmek emrediliyorsa ve Ahzab 59. Ayeti de yüzü örtmeyi gerektiriyorsa, peygamber hanımlarının yüzünü örtmesi vacip olusu nerede kalıyor? Peygamber hanımları sokağa çıktıkları zaman yanlarında paravan mı taşıyor ?
Yüzü açmayı caiz sayanlara göre, peygamber hanımlarının yüzünün örtülmesini vacip kılan, hicab ayetinden (Ahzab 53) baska delil yoktur. Rivayetlerde de peygamber hanımlarına yüzlerini örtmelerini emir gelmemis?tir. Yüzü açmayı caiz sayanlara göre hicab ayeti de evlerdekiler içindir! O halde onların elinde, peygamber hanımlarının ev dısında yüzlerini örtmelerini vacip kılan bir delilleri kalmaz. Bunu ise hiçbir alim söylememistir!

Hicab ayetinin evlerdekilere, cilbab ayetinin ise ev dısına çıkanlara tahsis edilmesinde ise bir problem yoktur. Zira cilbab ayeti, yüzün örtülmesini emretmektedir. Iste o zaman, tıpkı diger kadınlar hakkında oldugu gibi, peygamber hanımlarına da yüzü örtmenin vacip olduguna delil olur.
Ayetin peygamber hanımlarına has olması süphesine gelince, her ne kadar nüzul sebebi peygamber hanımlarına has ise de, hüküm umumidir. Tefsirde kaide; sebebin hususiligine degil, lafzın umumiligine itibar edilmesidir.
Örneğin; lokman suresi 17. Ayette der ki ;
"Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma'rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet edene karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir.’’

Hazreti Lokman’ın oğluna bu emri görüldüğü gibi hususidir. Lokman oğluna namazı kılmasını iyilik yapmasını kötülükten alıkoymasını söylüyor. Ama bu durum aynı zamanda Rabbimizin ayeti olmasından ve bizlere vahyolunmasından mütevellit ise umumi bir hal taşıyor.

Konumuzun ayetine dönecek olursak devamında hicabın illeti, kalplerin temizligi için bunun uygun olmasına baglanmıstır. Bu illet umumi oldugundan hükmü de bütün kadınlar hakkında geneldir. Yine kalplerin temiz kalması ev içinde de, ev dısında da talep edilen bir seydir. Dolayısıyla perde arkasına geçme sadece evlerle sınırlanamaz. Ev içinde perde veya duvar gerisine geçmek, ev dısında ise bu ancak tüm vücudun örtülmesiyle mümkün olmasından dolayı, cilbab ile yüz ve eller de dahil tüm vücudu örtmektir.
Ayetin akısı da hükmün umumi olmasına delalet etmektedir. Zira ayetin basında;
“Peygamberin evine izin verilmeden girmeyin” buyrulmustur. Bunun anlamı; peygamberden baskasının evine izin verilmeden girebilirsiniz demek degildir! Dolayısıyla hicab emri de sadece peygamber hanımlarına has degildir.
Müminlerinin annelerinin kalpleri, dünyada kadınların kalplerinden en temiz olanları ve müminler katında en kıymetlileridir. Bununla beraber her iki tarafın kalp temizligi için hicab ile emrolunmuslardır. Diger kadınlar bu emre daha önceliklidirler.
Onlar müminlerin anneleridirler ve nikâhları ümmete haramdır. Sayet hicab emri sadece onlara has olsaydı, bunun ne anlamı kalırdı? Bu yüzden, hicab emri kıyamet gününe kadar bütün kadınları kapsamaktadır.
Hicab emrinin peygamber hanımlarına özel olmayıp, bütün kadınlara genel olusunun bir diger delili de Ahzab 55. Ayetindeki su ifadedir:
“Peygamberin kadınlarına, babalarının, ogullarının, kardeslerinin, kardesleri ogullarının, kız kardesleri ogullarının, kadınlarının ve cariyelerinin yanında bir günâh yoktur. Ey kadınlar! Allah'tan sakının; süphesiz Allah, her seye sâhiddir.” (Ahzab 55)
Allah kadınlara bu akrabalar arasında konus?urken perde arkasına geçmelerini emretmemistir. Nitekim bunlar Nur suresi 31. Ayetinde istisna edilmistir. Bu da Ahzab 53. Ayetindeki hicab emrinin genel olduguna delalet eder.
Bu konuyla alakalı hadisler;
Aise r.a’dan;
"Sevde radıyallahu anha örtünme emri nazil olduktan sonra bir ihtiyaç için dısarı çıktı. Sevde cüsse bakımından irice bir kadındı. Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı..." hadisi böylece zikrettikten sonra Ömer radıyallahu anh'ın onu ancak cüssesinden dolayı tanıdıgından bahseder. Sonra Elbani, "Örtünme emrinden sonra" ibaresi ile ilgili olarak der ki;
"Yani peygamber hanımlarının bizzat perde arkasına geçmeleri emri kastedilmistir. O da "Onlardan bir sey istediginizde perde arkasından isteyin.."(Ahzab 53) ayetidir. Bu ayet, Buhari ve digerlerinin rivayet ettigi gibi, Ömer radıyallahu anh'ın sözüne uygun olarak nazil olmustur; Enes radıyallahu anh'den;
"Ömer radıyallahu anh s?öyle dedi; "Rasulullah'a; Ey Allah'ın Rasulü, senin yanına iyi ve kötü kimseler de giriyor. Müminlerin annelerine perde arkasına gizlenmelerini emretsen" dedim. Bunun üzerine hicab ayeti nazil oldu."
| Buhari (8/428)

Yani; Ömer radıyallahu anh'ın Sevde radıyallahu anha'yı cüssesinden dolayı tanıdıgını gösterir. Yani onun yüzü örtülü idi. Nitekim Aise radıyallahu anha, onun cüssesi sayesinde tanındıgını zikretmis?tir. Bu yüzden Ömer radıyallahu anh, onun sahıs olarak tanınmamasını, evinden dısarı çıkmamasını arzu etmis, lakin hikmet sahibi olan seriat koyucu bu defa ona muvafakat etmemis, onları zora kosmamıstır..."
| Cilbabul Mer'e (s.105-106)
"Ümmü Seleme radıyallahu anha dedi ki; "Ebu Seleme'den olan iddetim bittiginde Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem bana geldi ve benimle perde arkasından konustu.."
| I?bni Sa'd (8/90)

3)Ahzab 33. Ayet

“Evlerinizde kalın ve ilk câhiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın. Namazı dosdogru kılın; zekâtı verin; Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden günâh kirini gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.” (Ahzab 33)
Ebu Hayyan söyle diyor: “Cahiliyede hür kadınlar da, cariyeler de bir elbise ve basörtüsü ile ama yüzleri açık olarak çıkarlardı.” Yine söyle demis?tir: “Cahiliyede kadınlardan yüzünü açan da olurdu. Mukatil, ayette geçen “teberrüc” (açılıp saçılma) kelimesini: basörtüsüyle yüzü baglamadan örtmek seklinde açıklamıstır.
| Bahru’l-Muhit’te 7/240

Ibn Hacer’in nakline göre de söyle demistir:
 “Cahiliyede kadınlar basörtülerini arkalarına salarlar, yüzlerini açık bırakırlardı. Bunun üzerine yüzlerini örtmekle emrolundular”
| Fethu’l-Bari- el-Ferra


4)Nur Suresi 31. Ayet

“Mü'min kadınlara da söyle: Onlar da gözlerini haramdan sakınsınlar ve Iffetlerini korusunlar. Görünenler dısında ziynetlerini göstermesinler. Basörtülerini yakalarının üzerine indirsinler ve kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, ogullarından, kocalarının ogullarından, kardeslerinden, kardeslerinin ogullarından, kızkardeslerinin ogullarından, mü'min kadınlarından, elleri altındaki cariyelerinden, kadına ihtiyacı olmayan iktidarsız erkeklerden, tabileri olan hizmetçilerden ve kadınların avret yerlerini henüz bilmeyen çocuklardan baskasına ziynetlerini gösterme sinler. Ziynetlerinden gizledikleri seylerin görünmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminleri Hep birden Allah'a tövbe edin de kurtulusa eresiniz.” (Nur 31)
Bu ayette iki yerde yüzün örtülmesi emredilmektedir:
1- “Kendiliginden görünenler dısında ziynetlerini göstermesinler.” kavlidir.
Ibni Mes'ud radıyallahu anh; Ayetteki "kendiliginden görünen kısım müstesna ziynetlerini açmasınlar" ibaresi hakkında der ki;
“Ziynet iki türlüdür; görünen ziynet ve sadece kocasının görebilecegi gizli ziynet. Görünen ziynet; Arap kadınlarının giymeyi adet edindikleri elbiseleri üzerine giydikleri örtüler ile elbiselerdir. Gizli ziynet ise kocasından baskasına göstermesi caiz olmayan; sürme, yüzük, bilezik gibi seylerdir."
| Ibni Ebi S?eybe (4/284) Tefsiru Abdirrezzak (4/495) Ibn Ebi’d-Dunya el-Iyal (404) Tahavi Serhu Maani’l-Asar (4/332) I?bni Kesir (2/283) Beydavi (2/138) Taberi (19/155) Taberani (9/228) Kurtubi (12/229) Ibnu’l-Arabi (3/1356) Ibni Cevzi Zadu’l-Mesir (6/31) Ibnu Katan Kitabu’n-Nazar (s136) Durru’l-Mensur (7/285) Ibni Habib Gaye ve Nihaye (s.215) Sankıti Advau’l-Beyan (5/513)
Ibni Mesud radıyallahu anh, “Ziynetlerinden görünen kısım müstesna” kavlindeki ziynet elbisedir. Nitekim “Mescide her çıkıs?ınızda ziynetinizi alın” (Araf 31) ayetinde de elbise kastedilmektedir.” Demistir.
| Taberi (19/156)
Ibni Hallikan’ın rivayetine göre; Isa Bin Ömer, Ebu Amr Bin A’la’ya; söyle bir beyit okumustur;
“O kadınlar tesettür için yüzlerini örtüp gizlerlerdi,Bugün ise bakanlara kendi yüzlerini gösterip açıga vururlar.”
| Ibni Kesir el-Bidaye (10/179)
Iste bu, ayette geçen “la yübdiyne” kelimesinin izahıdır. Yani ayette yüzü açmak yasaklanıyor. Bu beyit, sahabe hanımların yüzü örtmeyi tesettür emri dâhilinde gördüklerinin de delilidir.
Ibn Mesud radıyallahu anh, yukarıda geçtigi gibi görünen kısmın elbise oldugunu söylemistir. Bu sahihtir. Bunu Taberi; Ibnu’l-Musenna – Muhammed b. Cafer – Su’be – Ebu Ishak – Ebu’l-Ahvas – Ibn Mesud ra. isnadıyla rivayet etmistir. Bu isnad sahihtir. Seyh Elbani de bu isnadın sahih oldugunu belirtmistir.
| el-Hicab s.41
2-Ibn Abbas radıyallahu anhuma’dan bu ayetin tefsiri hakkında (görünen kısmın eller ve yüz oldug?una dair) gelen bütün rivayetlerde zayıflık vardır. Isnadında geçen zayıf ravilerin durumu su sekildedir:

a)- Müslim b. Keysan el-Mellai zayıftır. El-Fellas onun metruk oldugunu söylemistir. Ahmed: Hadisi yazılmaz dedi. Ibn Main: güvenilir degildir dedi. Ibn Hacer, Ebu Zür’a, Tirmizi, Ibnu’l-Medini, Buhari, Ebu Davud, Darekutni ve baskaları onun zayıf bir ravi oldugunu belirtmislerdir. (Bkz.: Mizzi Tehzibu’l-Kemal (7/633) Mizanu’l- Itidal (4/106)

b)- Muhammed b. Humeyd er-Razi; Imam Taberi’nin seyhi olup zayıftır. c)- Nehsel; çok zayıf bir ravidir. d)- Dahhak b. Muzahim; Ibn Abbas ra.’dan isitmemistir. e)- Ibn Ebi Talha; Ibn Abbas ra.’dan isitmemistir.

c)- Ibn Curayc; Ibn Abbas ra.’dan isitmemistir.

d)- Ibn Ebi Hatim’in Tefsir’inde (8/2574) gelen rivayete gelince; el-A’mes’in Said’den rivayeti ile gelmistir. El-A’mes ise Said’den dört hadisten baska bir sey almamıstır. Bunu Cerh ve Ta’dil imamı Ibnu’l-Medini söylemistir. Nitekim el-A’lâî Camiu’t-Tahsil’de (s.189) söyle der: “Ibnu’l-Medini dedi ki: el-A’mes, Said b. Cubeyr’den sadece dört hadis isitmistir...” bu dört hadisi zikretmis ve bu tefsir bunlar arasında yoktur. Bu ifadeler, Ebu Zür’a’nın et-Tahsil’de (s.136) bizzat zikrettikleridir.” Bu rivayet Ebu Abdillah Müslim b. Keysan el-Mellai el-A’ver’in rivayeti olarak meshurdur. Ayrıca Süleyman el-A’mes tedlis yapar. Iste bu rivayet de Müslim b. Keysan’dan yaptıgı bir rivayet olup tedlis için onun adını zikretmemis ve tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmistir. A’mesin Said’den dört hadisten baska bir sey isitmedigi sabit olduguna göre ve ilim ehlince bu tefsir Müslim b. Keysan’ın Said’den rivayeti olarak bilindiginden dolayı, el-A’mes’in tedlis yaparak Muslim b. Keysan’ı isnaddan düsürdügü anlasılmıstır. Müslim b. Keysan ise yukarıda geçtigi gibi çok zayıf bir ravidir.

e)- Beyhaki’nin rivayetine gelince, iki ravisinin zayıflıgı söz konusudur. Ravilerinden Ahmed b. Abdilcebbar el-Utaridi hakkında Zehebi; onu birden çok kimse zayıf saydı demistir. Bkz.: Mizan (1/112) Takribu’t-Tehzib (1/19) diger bir ravisi Abdullah b. Hurmuz el-Mekki hakkında Ibn Main “zayıf” demis?tir. Ebu Hatim: kuvvetli degildir der. Ibnu’l-Medini ve Nesai de zayıf oldugunu söylemislerdir. Hafız ibn Hacer de et-Takrib’de zayıf demistir. (1/450) Mizanu’l-Itidal (2/503)

3- Her ne kadar tabiinden bazılarından görünen kısmın eller ve yüz oldugu diger kısmından ise elbise olduguna dair sahih rivayetler gelmis ise de sahabe tefsiri önceliklidir. Ibn Mesud radıyallahu anh’den, görünen kısmın elbise oldugunu söyledigi sabit olmustur.

4- Ibn Abbas radıyallahu anhuma’dan gelen rivayetin sahih oldugunu varsaysak dahi, buradan ellerin ve yüzün açılmasının caiz olduguna delil çıkmaz. Çünkü;

a)- Görünen ziynet eller ve yüz degildir. Arap dilinde ziynet; kadının yaratılısından olanın haricinde süslendigi takılar ve giysilerdir. Kadının bedeninin bir parçası olarak tefsir edilmesi zahire aykırıdır. Bunu gerektiren bir delil olmadıkça bu yoruma müracaat caiz degildir. Ziynetin ser’î manasına gelince, Kur’anda çok defa tekrar edildigi üzere, bundan kastedilen süslenilen seyden hariç olan süstür. Nitekim yukarıda naklettigim gibi, Ibn Mesud radıyallahu anh ayette geçen ziynet; elbisedir demis ve Ebu Ishak buna Araf suresi 31. Ayetini delil getirmistir. Malum oldugu üzere Kur’an’ın Kur’an ile tefsiri en üstünüdür.

b)- Ayette istisna edilen “görünen ziynet” ile kastedilen sahih mana; onun kasıt dısı görünmesidir. Ziynet iki türlüdür: gizlemeye imkan olan ki, ister eller, ister yüz olsun, altın, bilezik gibi seyler olsun, kadınlar bu türünü gizlemekle emrolunmuslardır. Kadın bunları insanlara gösterirse bundan sorumlu olur. Ikinci türü ise gizlemesi mümkün olmayan ya da mümkün ise de kasıtsız olarak, bilinç dıs?ı, yahut bir zaruret sebebiyle açılanıdır. Kadın bundan dolayı sorumlu olmaz. Iste bu kadının kastı olmadan rüzgarın açtıgı elbisesi, nikah talep edene açmasına izin verilen veya tedavi zarureti sebebiyle açtıgı ziynetidir. Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar yabancı erkeklere yüzlerini açmazlardı.

c)- Ibn Mesud ra.’den gelen “Ziynet iki türlüdür...” seklindeki rivayette oldugu gibi, ayette kastedilen gizli ziynet, kadının sadece kocasına gösterebilecegidir. Bunun delili, ayetin bası ile sonu arasındaki iliskidir. “Ziynetlerinden gizledikleri seylerin görünmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.” Buyruluyor. Burada zikredilen ziynet, ayetin bas? tarafında gösterilmesi yasaklanan ziynettir. Lakin geriye varlıg?ını bildiren sesi kalmıs?tır. Alimler burada kastedilenin ayak takısı olan halhallar oldugu hususunda ittifak etmislerdir. Bu da, ayetin bas? tarafında örtülmesi emredilen gizli ziynettendir.

d)- Ibn Abbas radıyallahu anhuma’dan gelen sahih rivayet, ellerin ve yüzün gösterilmesinin yasaklandıgını ifade etmektedir:
I?bn Ebi S?eybe Musannef’inde (4/283) ve I?bn Ebi Hatim Tefsir’inde (8/2574) Ziyad b. Er-Rabi – Salih b. Ed-Dehhan – Cabir b. Yezid – I?bn Abbas ra. isnadıyla rivayet ediyorlar:

“Ibn Abbas; “ziynetlerini göstermesinler” kavli hakkında: el ve yüzü (göstermesinler) demektir” dedi. Bunun ravileri güvenilir olup isnadı sahihtir. Bu durumda Ibn Abbas radıyallahu anhuma’dan gelen, ellerin ve yüzün istisna edilen kısım olduguna dair tefsirin kendisinden sahih olarak geldigi varsayılırsa bunu, hicab emrinin nüzulünden önceki görüsü olması muhtemeldir. Hicab emri gelince de Ahzab suresinden ayetlerin tefsirinde oldugu gibi, bütün vücudun örtülmesi gerektigini belirtmistir. Nitekim Ibn Teymiyye (Fetava 22/109) gibi bir çok muhakkik buna dikkat çekmislerdir.

e)- Beydavi rahimehullah söyle demistir: “Eller ve yüzün istisna edilmesi, namaz içinde avret olmadıgındandır. Yoksa bakma bakımından hür kadının tüm vücudu avrettir. Kocası ile mahremlerinden bas?kası, tedavi ve s?ahitlik gibi zaruretler dısında onun hiçbir yerine bakamaz.” (Envaru’t-Tenzil 2/121)

ibn Ebi Hatim (8/2576) I?bn Abdilberr et-Temhid (16/230) Beyhaki (7/94) Taberi (9/307); Muaviye b. Ebi Salih – Ali b. Ebi Talha – Ibn Abbas ra. yoluyla, su lafızla rivayet ettiler:

“Ibn Abbas ra. “zinetlerini göstermesinler” ayeti hakkında; kadın halhalını, kollugunu, bogazını ve saçlarını kocasından baskasına gösteremez” dedi.” Bu Ibn Ebi Hatim’in lafzıdır. Beyhaki’nin lafzı söyle:

“Bu insanlara gösterebilecegi ziynetleri küpeleri, gerdanlıgı, bilezikleridir. Halhalı, beli, boynu ve saçlarını ise sadece kocasına gösterebilir.” Isnadı hasendir. Bu isnad hakkında daha önce bahsetmistim.

Simdi Ibn Abbas ra.’nın bahsettigi bu insanlar kimlerdir? Yabancı erkekler olamaz, zira onların kadınların yanına girmesi yasaklanmıstır. Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem; “Sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım” buyurmustur. Yine hicab ayetinde “Onlardan bir sey isteyeceginiz zaman perde arkasından isteyin” buyrulmustur. Su halde Ibn Abbas’ın kastettigi kimseler, kadının yanına girebilen kocası dısındaki mahremleridir.

Diğeri ise; Ayette yüzün örtülmesinin emredildigi ikinci yer: “Basörtülerini yakalarının üzerine indirsinler” kavlidir.
Buhari rahimehullah Sahih’inde; “Bas?örtülerini yakalarının üzerine indrsinler” babında Ahmed b. S?ebib – babası – Yunus – Ibn Sihab – Urve – Aise radıyallahu anha isnadıyla rivayet ediyor: Aise radıyallahu anha dedi ki:
“Allah ilk muhacir kadınlarına rahmet etsin, Allah; “Basörtülerini yakaları üzerine indirsinler” ayetini indirince elbiselerinde parça koparıp onunla yüzlerini örttüler.”

Şüphe: Allah bu ayette yüzün örtülmesini emretmedi. Ibn Kesir ve Kurtubi bu ayette gögüs ve bogazın örtülmesi kastedilmis?tir dediler.
Cevap: Ibn Hacer Fethu’l-Bari’de (8/489) bu hadisin serhinde söyle demistir: “Fahtemerne; yüzlerini örttüler demektir. Bunun sekli; hımar (denilen örtünün basa konulup sag tarafının sol omuza atılarak yüzün kapanmasıdır.

El-Ferrâ dedi ki: Cahiliyyede kadın basörtüsünü basının arkasına sarkıtır, önü açık kalırdı. Böylece yüzünü de örtmesi emrolundu. Kadının hımarı; erkeklerin sarıgı gibi basörtüsüdür.”

Ayette geçen humur (basörtüleri) Hımar kelimesinin çoguludur. Hamr’dan alınmıstır. Bu da örtmek demektir. Arapçada şaraba da hamr denilir; hamr denilmesi, aklı örtmesinden dolayıdır.

Ibn Teymiyye söyle der: “el-Humur; bası, yüzü ve boynu örten örtülerdir. Celabib (cilbablar); bas üzerinden sarkıtılan elbisedir. Onu giyenin vücudundan gözleri dısında hiçbir yeri görünmez.” (el-Fetava (22/147)
Buhari S?arihi el-Aynî; “fehtemerne biha; yani elbiselerinden kopardıkları parça ile yüzlerini örttüler demektir” dedi. (Umdetu’l-Kari (10/92)
Ibn Hacer; “Hımar; kadının yüzünü örttüg?ü örtüdür” dedi. (Fethu’l-Bari (10/48)
Hafız Ibni Hacer sairin su siirini delil getiriyor;
“Süslü örtü (hımar) içindeki güzele de ki;Takva sahibinin züht hayatını bozdun Örtünün (hımarının) ve altındaki yanagının ısıgı yüzünün güzelligine nasıl kıskırtmaz?
Ayette geçen hımarın (basörtüsünün) yüzü de örten bir örtü oldugu sabit olunca, adı geçen müfessirlerin sözünde de bir çeliski yoktur. Zira gögsün ve boynun örtülmesi, yüzün örtülmesinin gerektirdigi bir manadır.
Aise radıyallahu anha’nın yanına üzerinde yüzü gösteren incelikte basörtüsü bulunan bir kadın girince, Aise radıyallahu anh o örtüyü alıp yırttı ve söyle dedi:
“Allah’ın Nur suresinde ne indirdigini bilmiyor musun?.” Bunun üzerine ona kendi hımarını (bas?örtüsünü) giydirdi.”
| Dürru’l-Mensur (7/287) Said b. Mansur ve I?bn Merduye’den. Dig?erlerinin rivayetlerinde bu gelen kadının Hafsa radıyallahu anha oldug?u tasrih edilmis?tir: Beyhaki (2/235) Muvatta (1625) I?bn Sad (8/71, 72) I?bn Abdilberr el-I?stizkar (1690) S?erhu’s-Sunne (6/24) Elbani Cilbabu’l- Mer’e (s.126)

Ifk hadisesi oldug?u sırada, Safvan Bin Muattal radıyallahu anh onu görmüs?, Ais?e radıyallahu anha demistir ki;
“Safvan’ın istirca’ı (inna lillah ve inna ileyhi raciun demesi) üzerine uyandım, hemen yüzümü cilbabımla örttüm.”
| Buhari (4750)

Nur suresi 31. ayetinde kadının ziynetini yabancılara göstermesinin haram oldugu belirtilmistir. Zira yüz ziynetin ve güzelligin aslı, fitnenin kaynagı oldug?u için onunda yabancılara karsı örtülmesi zaruridir. Kaldı ki sahabe hanımları ihramlı iken de yüzlerini örterdi;
Ais?e radıyallahu anha der ki;

"Binekli hacılar biz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanında ihramlı iken yanımızdan geçerlerken her birimiz basörtüsünü basından yüzüne indirirdi. Binekliler geçtiginde yine açardık."
| Ebu Davud (1833) Ibni Rüsd Bidaye (2/166) Ibni Sa'd (8/71) Ibni Mace (2935) Ibnu Katan Kitabun Nazar (s149) Ezraki (2/14)
"Esma bt. Ebi Bekr es-Sıddk ile birlikte ihramlı iken yüzümüzü de örtüyorduk. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizim bu halimizi yadırgamıyordu."

| el-Muvatta' (s.224) Yahya el-Leysi rivayeti olan nusha.Malik (740) Ibni Rüsd Bidaye (2/166) Ahkamul Avret (60) Tarhut Tesrib (5/46)
"Müslüman bir kadın Beni Kaynuka pazarında örtülü bir halde zaruri alısverisini yaparken Yahudilerden biri kadının örtüsü ile alay ederek yüzünü açmaya çalıstı. Kadın yüzünü açmayınca elbisesinin etegini bir yere tutturdular ve avretini açtılar.
"Yüzünü örtüyor, avretini açıyor" diye alay ettiler. Duruma s?ahit olan bir Müslüman o Yahudi’yi öldürdü. Yahudiler de toplanıp bu Müslüman’ı öldürdüler. Bu olay üzerine Beni Kaynuka savas?ı çıkmıs?tır."
|İbn abbas 1860

Yüzü açmak sonradan çıkmıs çirkin bir bid'attir ve haramdır. Selef döneminde yüzü açmak vuku bulmamıs?, Hüseyin radıyallahu anh'ın kızı Sükeyne dısarıda yüzü açık dolastıgı için o günün Müslümanları bu fiilini çirkin bulmuslardır.


5)Nur Suresi 60. Ayet

"Nikâhlanma ümidi kalmamıs ihtiyar kadınların ziynetlerini açıkça belirtmeyecek sekilde dıs örtülerini bırakmalarında bir mahzur yoktur."(Nur 60)
Asım el-Ahvel söyle demis?tir;
"Biz Hafsa binti Sirin’in yanına vardıgımızda örtüsünü hep su sekilde yaparak yüzünü ve gözünü örterdi. Biz ona dedik ki,
"Ey Allah'ın rahmeti üzerine olasıca kadın! Allah'ın kendisi Kur'an-ı Mübin'inde; "Nikâhlanma ümidi kalmamıs ihtiyar kadınların ziynetlerini açıkça belirtmeyecek sekilde dıs örtülerini bırakmalarında bir mahzur yoktur."(Nur 60) buyurmuyor mu? Burada geçen cilbablardır" Hafsa ise;
"Onun devamında ne buyruluyor?" dedi."
"Biz ayetin devamını okuyup; "Sayet iffetlerini takınırlarsa kendileri için daha hayırlıdır" buyruluyor" dedigimiz zaman dedi ki;
"Iste hicabın sart oldugunu belirten hüküm budur."
|Beyhaki (7/93) Elbani Cilbabul Mer'e (s.110)

Kadının yüzünü açmasının mubah oldugunu savunanların hiçbir saglam delili yoktur. En kuvvetli delilleri ihtimal üzerinedir. Yukarıda açıkladıgımız kesin deliller karsısında ise ihtimaller asla hüccet olmaz.

Elbani rahimehullah | Hicab Risalesi

Şüphelere Cevaplar:

1- Fadl b. Abbas’ın Rasulullah sav.’e fetva sormaya gelen kadının güzelliginden bahsetmesi, onun yüzünün açık olduguna delalet etmez. Kadının yüzünün açık oldugu zikredilmemistir. Kadının güzellikle vasıflanmıs olması sadece yüzünden olmaz. Rivayetin diger metninde Rasulullah sav. Illet olarak kadının güzelligini degil, her ikisinin genç olması sebebiyle fitneye düsebileceklerini belirtmistir. (Ahmed (1/75) Bezzar (2/164) Ziyaul Makdisi el-Muhtare (2/240) bu da kadının yüzünün örtülü oldugunu gösterir. Kadınların yüzlerini örtmelerinin vacip oldugunu gösteren net delillerden sonra ihtimallerle hükme gidilemez.

2- Sehl b. Sad ra.’ın rivayet ettigi, kendisini Rasulullah sav.’e hibe etmek isteyen kadına Rasulullah’ın bakması, hicab emrinden önce vuku bulmus olabilir. Ayrıca rivayette kadının yüzünün açık oldug?u geçmemekte.

3- Subey’a bt. Haris rivayetinde kadının yüzünün açık oldug?u geçmiyor. Gözlerinin sürmeli ve ellerinin kınalı oldug?u zikrediliyor.

4- Cabir b. Abdillah ra.’dan siyah yanaklı kadın vasfıyla gelen rivayette, Müslimin rivayetinde hata vardır. “Kadınların arasında” diye geçen ifadenin dogrusu: “Kadınların düsüklerinden siyah yanaklı bir kadın” seklindedir. (Nesai (3/186) Ahmed (3/318) Beyhaki (3/296, 300)
Darimi (1/377) Nitekim Ibn Ebi Seybe’nin rivayetinde “Kadınların seçkinlerinden olmayan..” lafzıyla gelmistir. Bu ifade kadının cariyelerden oldug?unu ifade etmektedir. Cariyeler ise yüzlerini örtmezler. Yine evlenme ümiti kalmamıs yaslı bir kadın olabilir. Onlara da yüzlerini örtmek farz degildir. Yahut bu hadisenin hicab emrinden önce vaki olması da muhtemeldir.

5- Ibn Abbas ra.’nın bayram namazı ile ilgili rivayetinde kadınların yüzüklerini Bilal Ra.’ın serdigi yaygıya atmalarında onların ellerini görmüs olabilecegi de sadece bir ihtimal zikridir. Bu hadiste yüzün açık olduguna dair bir sey yoktur. Yine ellerinin açık olduguna dair de bir açıklama yoktur. Ibn Abbas’ın o sırada yasının küçük oldugunun zikredilmesi de diger bir husustur.

6- Bazıları da kadınlara bakmaktan yasaklayan hadisleri yüzü açmanın caiz olmasına delil getirmek istemislerdir. Bu bakıslar hakkındaki yasak mutlaktır. Cariyelere ve zımmilerin kadınlarına yahut örtünme emrini terk edenlere bakmayı da yasakladıgı gibi, bakma yasagı sadece yüzlerine bakmaktan yasaklamak degildir. Onların endamına bakmak da yasaktır.

7- Aise ra.’dan sabah namazına kadınların çıkması rivayetinde onların tanınmasına karanlıgın mani olmasının zikredilmesini, yüzlerinin açık olduguna delil getirmislerdir. Rivayette geçen mutelleffiat bimurutihinne ifadesi, yüzlerinin örtülü oldugu anlamına gelmektedir. Karanlıktan tanınmamalarının zikredilmesi ise, erkek mi, kadın mı olduklarının bilinmeyecek sekilde oldugu veya kadınların dahi birbirlerini tanıyamayacakları kadar karanlık oldugu anlamına gelir.

8- Esma bt. Ebi Bekr rivayeti zayıftır. Ravilerinden Halid b. Dureyk, Aise ra.’dan isitmemistir. Muhaddisler bunu açıkça ifade etmislerdir. Diger ravi Ebu Abdirrahman Said b. Besir en-Nasri zayıftır. (et-Takrib (1/292) Mizanu’l-Itidal (2/128) Katade müdellis olup tedlis sigası olan an’ane ile rivayet etmistir. El-Velid b. Muslim de mudellistir ve o da an’ane ile rivayet etmistir. Beyhaki; isnadı zayıf demistir. Hatta bu münker bir rivayettir. Zira sahih rivayette Esma bt. Ebi Bekr’in ihramlı iken bile peçeli oldugu yukarıda geçmi?ti.





 Bu konu hakkında diğer rivayetler;

 1-Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: “İhramlı olan kadın peçe takmasın ve eldiven giymesin” (Buhari)

Bu hadisin mefhumundan, ihramlı olmayan kadının peçe takmış olduğu ve eldivenle ellerini örtmüş olduğu anlaşılmaktadır. Demek ki asr’ı-saadette kadınlar ihramlı olmadıkları vakit peçe takıyorlarmış ki, Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ihramlı olan kadınlara peçe takmamalarını emretmiştir.

Resulullah (s.a.v.)
“Gömlekleri, başlıkları, şalvarları (pantolonları veya dikişli uzun donları), bornozları, ayağı kapatan ayakkabıları giymeyiniz. Ancak nalın bulamayan kişi, ayakkabıların üst kısımlarını kesmek şartıyla ayakkabı giyebilir” buyurdu.
(Müslim, Hac, 1)
Bunun üzerine erkekler kabeyi çıplak tavaf etmediler! Bedenlerini gömlek, şalvar ile örtmediler sadece. Gömlek ve şalvar giymek de yasaklanmadı. SADECE hac esnasında giymek yasaklandı.

a’la ibn-i Ümeyye (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) Ci’râne’de iken huzuruna bir kimse geldi. Ben de Hz. Peygamber’in (asm) yanında idim. O kimsenin üzerinde vücuduna göre biçilip parçalardan dikilmiş bir cübbe vardı. Kendisi de bol koku sürünmüştü. Peygamber Efendimiz’e (asm) dedi ki:

“Ben üzerimde bu elbise bulunduğu ve vücudumda da güzel koku süründüğüm halde umre niyetiyle ihrama girdim.”

Peygamber Efendimiz (asm) ona:

“Sen hac ederken ne yapardın?” buyurdu. Adam:

“Kendimden bu elbiseleri çıkarır ve vücudumdaki bu kokuyu da yıkardım” dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm):

“Haccında yapmakta olduğun aynı şeyleri umrende de yap!”
(Müslim, Hac, 7)

Koku sürünmek de tamamen yasaklanmadı. SADECE Hac ibadetini gerçekleştirirken yasaklandı.


İbn Arabi el-Maliki (rahimehullah) bu hadis hakkında der ki: (Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)in bu şekilde bir emir vermesinin sebebi,) kadının hac haricinde yüzünü peçeyle örtmesinin farz oluşundandır…”

2-Aişe (radiyallahu anha) şöyle der: “Biz Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) le beraber ihramlıyken kervanlar bizim yanımızdan geçerdi. Kervan bizim hizamıza geldiğinde cilbabımızı yüzümüze sarkıtır, yanımızdan geçtiklerinde yüzümüzü açardık” (Ebu Davud, İbn Mace)

3-Allah (celle celaluhu) şöyle buyurur: “…Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) sarkıtsınlar…” (Nur, 31) İbn Abbas (radiyallahu anhuma) bu ayetin tefsiri hakkında şöyle der: “Allah; Mü’min’lerin hanımlarına bir ihtiyaç için evlerinden dışarı çıktıklarında cilbablarıyla başlarının üstünden yüzlerini örtmelerini ve tek gözlerini açığa çıkarmalarını emretti” (Taberi tefsiri) İmam Buhari (rahimehullah)’ın rivayet ettiğine göre Aişe (radiyallahu anha) şöyle demiştir: “Allah önceki muhacir kadınlarına rahmet etsin. Allah “…Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) sarkıtsınlar…” ayetini indirdiğinde onlar izarlarını ikiye ayırdılar ve bununla kendilerini örttüler.” İbn Hacer (rahimehullah) Aişe (radiyallahu anha)’nın ifadesinde yer alan “örttüler” kelimesini yüzlerini örttüler olarak açıklamıştır.

4- “Ey Nebi! Zevcelerine, kızlarına ve Mü’min’lerin kadınlarına de ki, üzerlerine feracelerini sıkı örtsünler…” (Ahzab, 59) Bu ayet hakkında müfessirlerin çoğu kadının yüzünü örtmeleri gerektiğini ifade etmişlerdir.

5- “Rasûlün eşlerinden bir şey istediğiniz zaman, örtü arkasından isteyin; bu hem sizin kalpleriniz ve hem de onların kalpleri için daha temizdir.” (Ahzab, 53)

6-Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’den şöyle dediğini rivayet eder. “Kadın avrettir. Dışarı çıktığında şeytan bakışlarını ona çevirir” (Tirmizi)

Muhakkik Muhaddis Şeyh Abdulaziz Turayfi şu asırda kendisinden önce hiçbir âlimden duymadığım çok güzel bir tesbitte bulunmuştur. Özetle derki, dışarı çıktığında bir kadının yüzünü açmasının caiz olduğunu üç imama; İmam Ebu Hanife, İmam Malik ve İmam Şafi (rahimehumullah)’a nisbet etmek hatadır. Çünkü bu imamların açık bir şekilde bir kadının dışarıda yüzünü açabileceğiyle alakalı bir fetvası yoktur. Bu imamlar fıkhın değişik mevzularında kadının yüzüyle alakalı bazı görüşleri bulunmaktadır. Buradan yola çıkarak daha sonraki imamlar bu üç âlimin mezhebine yüzün açılabileceğini yazmışlardır. Hâlbuki Şeyh Nureddin bin Muhammed (rahimehullah) (v.825) derki: İmam Malik, İmam Şafi ve İmam Ebu Hanife gibi imamlar (Allah hepsine rahmet etsin) (konumuzla alakalı olarak) sadece namazdaki avret hakkında konuşmuşlardır.” (Yani kanının namazda örtmesinin gerekli olduğu ve açmasının caiz olduğu yerler hakkında konuşmuşlardır.) İmamlar kadının namazda ellerini ve yüzlerini açabileceğini ifade etmişler. Fakat daha sonraki âlimler ise bu ifadeyi genelleştirerek kadının dışarıda da yüzlerini açabileceğini söylemişlerdir.

Sahabi hanımları hacdayken bile erkeklerin yanında yüzlerini örterlerdi. Aişe (radiyallahu anha)’ya sorulur. Kadın yüzünü nasıl örter? Aişe (radiyallahu anha) baş örtüsünün alt tarafını tuttu ve onunla yüzünü örtü” (Bu rivayeti Musedded (rahimehullah) Musnedin’de rivayet etmiştir. Şeyh Abdülaziz rivayetin sahih olduğunu belirtir)

Şeyh Nureddin bin Muhammed bin Ali der ki: “Dört imamdan her hangi birisinin ihtiyaç olmadan genç bir bayanın yüzünü açmasını helal göreceğini zannetmiyorum. Geçmişten günümüze, hala bütün şehirlerde insanların uygulaması, yaşlı kadınların yüzlerini açmalarına müsamaha göstermek, yaşlı olmayanların ise yüzlerini açmalarına müsamaha göstermemek şeklinde olmuştur”

Yüzün açılabileceğini söyleyenlerin ileri sürdükleri şu hadis ise “Bir kız hayız yaşına girdiğinde yüzü ve elleri hariç ondan her hangi bir azasının görülmesi doğru değildir” sahih bir hadis değildir. Zira hadisi rivayet eden Halid bin Dureyk, Aişe (radiyallahu anha)’dan bu hadisi işitmemiştir. Dolayısıyla bu hadis munkadi’dır. Ebu Davud, Beyhaki ve daha başkaları bu hadisi illetli görmüşlerdir. Ayrıca hadis, hicab hakkında değil bir kadının namazda açmasının caiz olduğu yerler hakkındadır.

Yüzün kapatılmasını sünnet gören kimselerin dikkat etmeleri gereken bir diğer husus, fitne zamanında, her türlü fuhşiyatın, münkaratın ve hayâsızlığın yaygın olduğu dönem ve mekanlarda, muteber âlimlerin hepsi yüzün örtülmesi gerektiğinde hem fikirdir. Dolayısıyla, şer’i şerifin tatbik edildiği islâm diyarında, sonradan gelen âlimlerin yüzü açmanın haram olmadığına dair verdikleri fetvalar ve inandığımız değerlerin uzun bir zamandan beri yürürlükten kaldırılmasının İslami hassasiyetlerimize karşı oluşturduğu dezenformasyon, sahabe ve ilk dönem selef’i salihinin anlayış ve tatbikatıyla aramıza bir mesafe koymamalıdır.

 … Gamid kabilesinden Haris 'in oğlu Haris'den, diyor ki : Biz Mina’da iken babama “ bu cemaat nedir “ diye sordum, babam dedi ki, onlar bir müneccim için toplanmışlardır. Haris diyor ki : Biz indik " başka bir rivayette de geldik " baktık ki, Rasulullah s.a.v insanları tevhide ve imana davet ediyordu. Oradaki kalabalık ise Rasulullah'ın sözünü reddedip ona eziyet ediyorlardı. Gün yarıya varıp yanındaki kalabalık çekilince gerdanlığı görünen bir kadın ağlıyarak Rasulullah'ın yanına geldi. Kadının elindeki kadehte su bulunuyordu, bir elinde de mendil vardı. Onu Rasulullah'a sundu, Rasulullah sudan içti, abdest aldı. Sonra başını kadına doğru kaldırarak buyurdu ki :
" Ey kızım gerdanın ört. Babanın mağlup ve zelil olacağından korkma " “ Kimdir bu kadın ? ” dediğinde, “ O kızı Zeyneb’tir ” dediler. }

Tabarani Mu’cemül kebir : 1.C. 245.S - İbni Asakir Şam tarihi : 4.C.46.S



İşte bu ve emsali deliller, Müslüman kadınların Mekke de iken yüzle-rinin açık ama örtülü olduklarını isbat etmektedir…. Hicab Ayet’i ise Medeni’dir ve yüzün örtülmesi için gelmiştir.

Bunun en açık ve en güzel delillerinden birisi, Aişe annemizin ıfk hadisesinde kullanmış olduğu şu ifadelerdir :

“ ……. Ben Zekvan’ın “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun “ sözlerini işitince, hemen fereceme bürünüp yüzümü örttüm, halbu ki bu zat beni hicabtan önce tanırdı. “
Buhari : 10.c.4598.s - Müslim : 8.c.2770.n

İşte bu açık ve net ifadeler, hicaptan önce kadının yüzünün açık olduğunu ve hicap emrinin ise kadının yüzünü örtmesi hususunda indiğini bildirmektedir.

{ … Allah resulü s.a.v şöyle buyurdular : " İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin "

Buhari : 4.c.1730.s – Ebu Davud : 5.c.1826.n

Şeyhül islam İbni Teymiye r.h " Nur suresinin tefsiri " adlı eserinin 56. sayfasında şöyle diyor :

" Bu da gösteriyor ki peçe ve eldiven o gün ihramlı olmayan kadın-ların giyimleri arasındaydı. Ve herkesçe maruftur. Böylece kadın-ların yüzlerini ve ellerini örtmeleri gerekir. "

Değerli Müslümanlar ! gerek Peygamberimizin kadınlarının ve gerekse diğer Müslümanların kadınlarının hicaba bürünerek yüzlerine değin örttüklerini belirten hadisler pek çoktur.

{ … Enes r.a Hayber gazası ile ilgili kıssayı rivayet ederken Peygamberimizin esirler arasında kendi nefsi için Safiye'yi ayırt edişini şöyle anlatır : " Rasulullah s.a.v Hayber'den çıkınca onu henüz kendisi için almamıştı. Deve yaklaşınca Rasulullah ayağın dik tutarak Safiye'nin deveye binmesi için ayağını baldırına koymasına yardım etti. Safiye kaçındı ayağını koymadı sadece dizini Peygamberin baldırının üstüne koydu. Rasulullah onun üstünü örttü. Terkisine bindirdi şalını Safiye'nin yüzüne ve beline sardı. Sonra ayağının altından bağlayıverdi. Ve beraberinde eve götürerek hanımları arasına onu da girdirdi." }

İbn-i Sa'd Tabakat : 8.c.87.s

{ … Aişe r.anha’dan : Sevde hicabını çıkardıkdan sonra bir ihtiyaç için dışarı çıktı. Sevde cüsse bakımından iri yapılı bir kadındı. Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı. Hattab oğlu Ömer onu görünce dedi ki : " Ey Sevde Allah'dan korkmaz mısın ki, bizim yanımıza örtünmeden geliyorsun ? Baksana nasıl çıkmışsın. Bunun üzerine Sevde gerisin geriye eve döndü. Rasululullah s.a.v de o an benim evimde akşam yemeğini yiyordu. Elinde de bir et parçası vardı. Sevde hemen Rasulullah'ın yanına gedi. Ve şöyle dedi : " Ey Allah'ın Rasulu, ben bazı ihtiyaçlarım için dışarı çıktım. Ömer ise böyle böyle dedi." Bunun üzerine gelen vahyi ilahide belirtilen ayetin hükmüne muvafık olarak Efendimiz buyurdu :
" Öyleyse siz ihiyacınızı gidermek için dışarı çıktığınızda hicaba bürünmelisiniz.” Vahiy geldiği anda etin dikesi hala Rasulullah'ın elinde bulunuyordu. }

Buhari : Müslim : Ahmed : 6/56 – İbni Sa’d Tabakat : 125

{ … Aişe r.anha dan.Buyurdular ki : " Biz Rasulullah'la birlikte ihramlı olduğumuz zaman süvariler yanımızdan gelip geçiyorlardı. Tam hizamıza geldikleri vakit her birimiz abalarımızı başımıza ve yüzümüze örterek yan tarafa sarkıtıyorduk. Bizi geçtikleri vakit tekrar açıyorduk." }

Ahmed : 6/30 - Ebu Davud ve Beyhaki Hac mevzuunda zikretmişlerdir.


{ … Ebu Bekir kızı Esma'dan : Diyor ki : " Biz erkeklerden yüzümüzü örter, ihramlı iken örtmeden önce de taranırdık." }

Hakim 1/454 de zikreder ve sahih olduğunu söyler. Zehebi de bu konuda ona muva-fakat etmiştir.

{ … Şeybe kızı Safiye'den diyor ki : Ayşe'yi, Kabeyi tavaf ederken peçeli olarak görmüştüm. }

Burada şunu izah etmekte fayda vardır inşaallah : Bilindiği gibi Annelerimizin tavaf esnasında yüzlerini açmaları, Resulullah s.a.v’in şu umumi emrinden dolayıdır :

" İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giy-mesin "

Dolayısıyla bu ifadeler bize ; diğer kadınların da ihram hariç yüzlerinin kapalı olacağını anlatmaktadır.

Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyım, şunları söylemektedir : “ Kadının ihram esnasında – peçeyi çıkarması hariç - yüzünü açmasının gerektiği hakkında bir tek harf dahi nakledilmiş değildir…” Daha sonra şunları söyler : “ Esmâ’dan sabit olduğuna göre o ihramlı olduğu halde yüzünü örterdi. Âişe de şöyle demiştir : “ Binek sırtında olan erkekler yanlarımızdan geçer ve biz o sırada Peygamber s.a.v ile birlikte ihramlı halde bulunuyor idik. Binekliler bizimle aynı hizaya geldiklerinde bizden herhangi bir hanım cilbabını yüzünün üzerine örterdi. Bu kişi geçip gidince biz de yüzümüzü açardık ”
Tehzibu’s Sünen : 2 . 350

{ … Ömer oğlu Abdullah şöyle diyor : Peygamber s.a.v Safiye'yi yanına alınca Aişe’yi halkın ortasında örtülü olarak görmüş ve tanımıştı. }

El – Albani der ki : İbn-i Sa'd 8. cildinin 97. safyasında bu hadisi zikrettikten sonra ravilarinin sıka olup isnadın yerinde olduğunu bildirmiştir. Rivayet zinciri şu şekilde gitmektedir. Esed kabilesinde Abdullah oğlu Muhammed Süfyan bin Cüreyc’den o da Hasen bin Müslim’den o da Safiyye’den bize anlattı.

{ … Abdurrahman İbni Avf’ın oğlu İbrahim’den dedi ki : " Hattab oğlu Ömer son haccında Peygamberin hanımlarının da birlikte hacca gitmelerine izin vermiştir. Onlarla beraber Affan oğlu Osman’ı ve Avf oğlu Abdurrahman’ı da gönderdi. İbrahim diyor ki, Osman r.a Kabe’de şöyle bağırmıştı : “ Onların yanına kimse yaklaşmasın, kimse onlara bakmasın ” dedi. Onlar indikleri zaman Osman ve Abdurrahman topluluğun gerisinde idiler ve yanlarına kimse yaklaşmamıştı. }

El – Albani der ki : Bu hadisi İbni Sad Tabakatı’nın 8. cildinin 152. sayfasında, şu rivayet zinciriyle zikretmişir. Bize Ata oğlu Velid Sad oğlu İbrahim’den, o da babasından, o da dedesi Ömer İbnül Hattab’dan rivayet etti..
Bu isnad hasen olup ravileri sika dır. Zehebi mizan adlı eserinde, Hafız lisan adlı eserinde irad etmişlerdir.

Bütün bu hadislerden açıkça anlaşıldığı gibi Peygamber s.a.v’in devrinde gerek peygamber hanımlarının ve gerekse diğer mü’min kadın-ların yüzleri peçeli idi….

Ve tabiki daha sonra gelen fazilet sahibi kişiler de onların yolunu takip ederek peçe kullanmış ve yüzlerini örtmüşlerdir.

{ … Asım oğlu Ahvel anlatıyor : " Biz Sirin'in kızı Hafsa’nın yanına vardığımızda abasını hep şu şekilde yapardı : " Yüzünü ve gözünü örterdi. Biz ona derdik ki, " Ey Allah'ın rahmeti üzerine olasıca kadın. Allah'u Azze ve Celle Kur'an’ı keriminde buyurmuyor mu ki :

“ Evlenme arzusu kalmamış oturan – ihtiyar – kadınlara,süslerini açığa vurmamak şartıyla,dış esvaplarını çıkarmaktan ötürü sorum-luluk yoktur……. “
Nur : 60


Hafsa ise bunda ne var diyordu. Biz ayetin devamını okuyup " Şayet iffetlerini takınırlarsa kendileri için daha hayırlıdır " dediğimiz zaman. Ve o : " İşte hicabın şart olduğunu beliren hüküm budur." diyordu. }

Beyhaki : 7 / 83 – Albani Hicab : 48.s


Hulasa değerli müslümanlar ! yukarıda Kur’an ve Sünnet’ten derleyerek sunduğumuz bu delillerden açıkça anlaşıldığı gibi, kadının yüzünü peçe veya benzeri bir şeyle örtmesi onun üzerine vacip olan bir görevdir.

Yorumlar